Uğuldayan binalar
Hong Kong
14.09.2009 - 15.09.2009
25 °C
View
Seyahat
on acikbilet's travel map.
Uzun bir uçuşun ardından Hong Kong'a inmek üzere alçalırken, gökyüzü kalın, gri bulutlarla kaplıydı. Havaalanında Kowloon'a gidecek otobüslerin olduğu yöne yürürken, her tarafta tayfun uyarıları olduğunu fark ettik. Derecesi 1'di, ne ifade ettiğini anlamadık, ama hayat normal devam ediyor gibi göründüğü için umursamadık. Seyahat güzergahımızdaki değişikliğe henüz alışamamıştık, ama kalacağımız hostelin bulunduğu bölgeye yaklaştıkça, Asya'ya ayak basmış olma fikri içimizde yeni bir heyecan doğurmaya başladı.
Kowloon-Hong Kong vapuru
Birbirine köprülerle bağlanmış birkaç adadan oluşan Hong Kong'da kalacağımız hostel, Kowloon Adası'ndaki büyük bir işhanının içindeydi: Meşhur Chunking Mansion'da. Yıllar önce bir yangında gerekli önlemler alınmamış olduğu için yüzlerce kişinin öldüğü bina, akıllarda bu felaketle yer etmişti. Öte yandan, Hong Kong'a çalışmak için bütün Hint Yarımadası'ndan, Afrika'dan, Pasifik'ten ve başka yerlerdeki gelişmemiş ülkelerden gelen insanların toplanma noktası olarak sosyoloji tezlerine konu olmuş, hatta bina bir filmde, Wong Kar Wai'nin Chunking Express'inde deyim yerindeyse karakter oyuncusu olarak rol almış ve bizim için merak konusu haline gelmişti.
Chunking Mansion'ın tekinsiz yüzü
Chunking Express filmini izleyenler, ilk bölümün geçtiği mekanın düzensizliğini, kirli sarı-gri tonun hakimiyetini ve kakafonisini hatırlayacaktır. Binanın girişinden dışarı taşan saat satıcıları, terzi ve kuyumcu çığırtkanları, döviz bozucular ve tabii ki etrafımızı saran onlarca hostel aracısını yararak merdivenleri aştık. Binanın panosunda, tayfun uyarısı derecesinin 3'e çıkarıldığı ilan edilmişti. Giriş katı yan yana, iç içe birçok minik satıcının iş yaptığı bir alandı: Cep telefonu satıcıları, giysi mağazaları, tepsilerde sulu yemek satan büfeler, kebapçılar, toptancılar... Üst katlarsa genelde Hint restoranı, terzi, tabelalarda “helal” yemek verdiğini ilan eden lokanta ve hostellerden oluşuyordu. Bu hostellerin, içine yalnızca bir yatak sığacak genişlikte odalardan oluştuğunu düşünecek olursanız, her gün binlerce insanın gelip gittiği bir binayı gözünüzün önüne getirebilirsiniz. Son yangının ardından binanın dış cephesi, merdiven boşlukları ve asansörlerin olduğu bölgelerin derlenip toparlandığı fark ediliyordu. Ancak binanın gerçek yüzü, ortasındaki aydınlık kısmında bir korku filmi setini andırırcasına kendini gösteriyordu.
Tabut oda
İlk gece, uyarı en şiddetli tayfunun bir alt seviyesini ifade eden 8'e çıkarıldığından, odada kalarak pencereye çarpan yağmur damlalarının ve rüzgar estikçe uğuldayan binaların sesi eşliğinde uykuya daldık. Sokağı tam olarak göremediğimiz için önemli bir şey olmadığını düşünürken, sabah şehrin büyük bir bölümünü sel götürdüğü haberini aldık. Hong Kong sakinleri 30-40 katlı apartmanlarda, genelde de tek göz odadan ibaret dairelerde yaşıyor. Nitekim, ertesi gün buluştuğumuz Arfee ve Tzi Wai, oturdukları apartmanların fırtınanın gücüyle sağa-sola gidip geldiğini anlattılar.
Arfee, Tzi Wai ve Barış, Kowloon'un ara sokaklarında sohbet ederken
Kowloon'da bir cadde
Arfee'yi bir buçuk sene önce kanepe sörfü aracılığıyla evimizde konuk etmiştik. Bu kadar süre sonra, rotamızı değiştirmiş olmamız sayesinde tekrar bir araya gelebilmek çok hoştu. Arkadaşı Tzi Wai'yle birlikte, Kowloon'un arka sokaklarında dolaştık. Sütlü çayı hiç sevmezken, sayelerinde ikimiz de “royal milk tea” bağımlısı oluverdik. Bir daha nerede bulacağız bilemiyorum! Belki Hindistan'da...
İki günlük ziyaretimiz hemen sona erdi ve Güney Kore'ye gitmek üzere yeniden yola çıktık.
Deniz Koç
Posted by acikbilet 23:23 Archived in Hong Kong Tagged backpacking Comments (5)